11 Eylül 2013 Çarşamba

Ben Zlatan'ım! Bu benim kaderim!

   İstatistiklere göre faal olarak futbol oynayan forvetler arasında en iyi üç golcüden biri Zlatan İbrahimovic. Attığı inanılmaz goller, sahada veya saha dışında yaptıkları her zaman konuşuldu, konuşulmaya da devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda İsveç Dil Kurumu tarafından adı sözlüğü kazınan (Zlatanera: Domine etmek) bu ilginç adamın hayatı elbette ölümsüz olmalıydı, bir kitap yazılmalıydı; bu kitabı da Zlatan'dan başkası yazamazdı, yazdı da... 2012 yılında otobiyografisini yayınladı. İşte o otobiyografiden, Jag Ar Zlatan'dan notlar:






 * Sahada çok hırçın olduğumu söylüyorlar, haklılar. Sizi temin ederim çok berbat bir çocukluk, gençlik geçirdim. Çevremin aksine hiç uyuşturucu kullanmadım,bana göre aptalca bir şey. Küçükken yokluk içinde ve sokaklarda büyüdüm, bugün burada olmam tanrının bana vermiş olduğu bir hediye. Her zaman kardeşimle birlikte bir bisiklet alma hayali kurardık, bisikleti aldık ertesi gün kavga edip kırdık. Ardından futboldan para kazanmaya başladığımda an gittim, yeni bir bisiklet aldım; bu çok güzel bir duyguydu. 


* Cesaretimi ve korkusuzluğumu babamdan aldığımı söyleyebilirim, o benim kahramanım. Futboldan örnek aldığım ise açık ara Maradona'ydı, onu izlerken büyüleniyordum. 


* Futbola başladım, henüz 13-14 yaşında amatör bir maçta hakeme vurduğum için oyundan atıldım, bu berbat bir şeydi.Yurt dışından bir teklif gelmişti, Southampton, evet Southampton şok olmuştum.


* Ardından menajerim İngiltere'den bir haber daha getirdi, Arsene Wenger beni denemek için Londra'ya çağırıyordu, cevabım basitti: Zlatan denenmez, eğer istiyorsa transfer etsin! 


* Hayatımda hiç unutamadığım anlardan birisi de Ajax'a gitmeden önce Beenhakker'in söyledikleriydi. O bana doğru eğildi ve "Beni becermeye kalkarsan seni 2 kere beceririm" dedi. Hoşuma gitmişti, aynı dili konuşuyorduk. 


 * İsveç'in en yüksek transfer bedeliyle Ajax'a transfer olurken, Malmö beni kulübe çağırdı:


 + "Zlatan, seninle beraberliğimiz sona yaklaştı."

 - "Sakın bana şeyi söyleme..."
 + Sana şunu söylemek istiyoruz ki..."
 - Yani bana burada mı veda etmek istiyorsunuz?" dedim ve etrafa baktım.
 + Bilir misin, bir maçtan önce veda töreni yapmak uğursuzluk getirir derler" dedi, ona sadece baktım. 
 - Uğursuzluk mu getirir? Niclas Kindvall için otuz bin kişi önünde veda edildi ve hiç bir uğursuzluk getirmedi  ama..."
 + "Evet ama, sana bu hediyeyi vermek istiyoruz."
 - "Bu ne böyle?" bir top verdiler, camdan kesilmiş bir toptu.
 + "Bir hatıra..."
 - "Demek senin 85 milyon kron için bana teşekkür etme şeklin bu?" ne sanıyorlardı. Amsterdam'da yanımda  taşıyacağıma ve her baktığımda hüzünleneceğimi mi sanıyorlardı?
 + "Sana şükranlarımızı sunuyoruz."
 - "İstemiyorum, sizde kalabilir."
 + "Bunu yapamazsın."

 Yapabilirdim. Masaya bıraktım ve gittim. Kulüpten veda edişim buydu, ne eksik, ne fazla.


* Ajax'ta bir takım arkadaşım bana saçmalığının önde gidenisin, dedi. Şimdi beni hayranlıkla seyrediyor.

Milli maçta Van Der Vaart'ı sakatlamıştım, o ısrarla bunun kasıtlı olduğunu söylüyordu. Koeman bizi yanına çağırdı. Rafael ağlıyordu, ben boğazını tutup, "İki ayağını birden kırarsam bu kasıtlı olur" dedim.

* Juventus'a transfer olmak insanlara çılgınca geliyordu ama benim için bu çılgın şey sıradan bir şeydi. İtalya'ya ayak bastığımda bir gazeteci ile geçen diyaloğum hayatta hiç unutamadıklarımdandı:

 Gazeteci: "Zlatan İtalya'ya hazır mı?" diye sormuştu. 
 Ben ise; "Asıl İtalya Zlatan'a hazır olsun!" demiştim. 

* İtalya'ya yerleştiğimde her şeyi eşim düzenledi, dizayn etti. Ben sadece tek bir resim astım. Bu ayaklarımın resmiydi. Arkadaşlarım bana iğrenç olduğunu söylemişti ben ise" Nesi iğrenç bana tüm bunları kazandıran işte bu resimdekiler..." dedim.                                                   





* Teknik direktörleri hakkında: Mourinho benim için çok ayrı,o her zaman en üstte.Eğer ben bu kadar iyiysem Mourinho sayesinde iyiyim.  Mourinho sizi dünyanın en iyi futbolcusu gibi hissettirir,eğer aksi bir durum oluyorsa; sorun sizdedir. Inter ile olan maçımızdan sonra Pep'e: "Hayatın boyunca Mourinho gibi olmaya özeneceksin ördek!" diye bağırdım. Mourinho dünyanın en iyi teknik direktörü, tartışmasız. Pep ve onun gibiler ise hayatını ona adarlar, özenirler. Capello ve Mourinho bu kategorinin en iyileriydi, ikisiyle de çalıştım.


* İnter'de şampiyonluk maçında ikinci yarı oyuna girip 2 gol attım gururluydum, çünkü medya beni yerden yere vuruyordu.


  Muhabir, "Bu galibiyet kimin için?" dedi.

  Bense, Benden ve İnter'den şüphe duyan tüm aşağılık medya mensupları için, dedim.

* Hayalim Barcelona'da oynamaktı ama kariyerimin en kötü dönemini orada geçirdim, sırf Messi sahada oynamak istemiyor diye 4-5-1'e döndük, Pep'e gidip olanları anlattım beni odadan kovdu. İniesta, Xavi ve Messi, her söyleneni yapan samimiyetsiz çocuklar gibi. 22 gol atıp, 15 asist yaptım ama hala bana kötü diyorlardı. İntikam almak için, menajerime "Real'i ara!" dedim, ancak anlaşamadık ve Milan'a döndüm.


* Milan'da unutamadığım an, Onyewu ile yaşadığım olaydır. Az kalsın katil oluyordum. Sahada sürekli sert müdahaleler de ve taciz de bulunuyordu, onu yere yatırdım ve yumruklamaya başladım, yüzü kan dolmuştu, yalvarıyordu. Boğazını sıkmıştım öldürecekken, takım arkadaşlarım ayırdı ama gururluydum. 


* Juventus maçında aynı olay Chiellini ile başıma geldi. Bana maç sonu "Bugün çok korkaksın dedi. Maç boğazından tutup yere fırlattım, "Her zaman ki halim!" dedim.


* Babam Müslüman, annem Katolik; ben mi hangi dindenim? Benim dinim Futbol!


* Kaç altın top aldığım önemli değil dünyanın en iyi futbolcusu benim ve bu böyle kalacak, sakatlandığımda seviniyorlardı; şunu unutmayın sakat bir Zlatan dünyanın en iyi ikinci futbolcusudur. 


* Bu yaşadıklarıma rüya diyorlar, ben Zlatan'ım! Bu benim kaderim! 




KAYNAK: Twitter/ Lig 1 Türkiye...  https://twitter.com/Ligue1_TR


1 yorum: